KLASİK TİCARET ETİCARET

Bireylerin yaşamı süresince doğal ihtiyaçları vardır, bu ihtiyaçlardan temel olanlar, beslenme, barınma ve sağlıktır. Daha güzel bir yaşam için de ekstra harcamalar her zaman hayatımızın orta noktasında durmaktadır. Yani para kazanmak yaşamın temelidir. Para kazanmak için de ticaret yapılır. Ticaret ürün yada hizmeti bedel karşılığında sunmaktır.

Günümüzde ticaret ürün arzının çeşitliliği sebebiyle büyük bir rekabet ortamına sahip olmuştur. Bu sebeple doğru şekilde yapılacak ticaret daha fazla kazandıracaktır.

Şimdi gelin ticaret çeşitlerine bakalım.

İktisat fakültesini okurken ilk öğrendiğim; “kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsızdır” teorisi oldu. Ticaret yapmak isteyen her bireyi motive eden bu sözü açıklayacak olursak, satılacak ürünler bir gün bitse bile ihtiyaçlar hiçbir zaman bitmeyecektir.

Daha net bir şekilde söylemek gerekirse müşteri her zaman vardır. Yeter ki doğru ürünü/hizmeti, doğru şekilde, doğru zamanda, doğru kişilere ulaştıralım.

Sınırsız ihtiyacın olduğu piyasada klasik ticaret nasıl çalışır inceleyelim.

  • Ürün yâda hizmet seçimi yapılır
  • Uygun bir mağaza yâda bütçeye uygun bir mekânda hizmet verilmesi planlanır
  • İç tasarım yapılır
  • Elektrik, telefon, su, internet gibi abonelikler halledilir
  • Ürün satılacaksa stok çekilir
  • Hizmet verilecekse personel istihdam edilir
  • Faaliyete başlanır, daha doğrusu müşteri beklenir.

Mekâna bağlı olarak kurulan bu ticari sistemde stok ve eleman maliyeti dâhil birçok masraf peşinen ödenir. En doğru ürünü/hizmeti en kaliteli sunsanız bile normal şartlarda sistemin oturması ve kazanç elde eder hale gelmek 1 yıl sürecektir. Bu süre içerisinde tüm sabit masraflar cepten karşılanacaktır.

Daha hızlı süreç işlesin niyeti ile reklam yapıldığında sabit masraflar artacak bu süre en fazla 6 aya indirilecektir.

Klasik ticarette fiziksel mekân dezavantajı ticareti de kısıtlı kılacaktır. Şöyle ki şehrin en kalabalık caddesine yâda iş merkezine açılacak ticarethane de bile müşteri sayısı o mekânı kullanan kişiler ile sınırlı kalacaktır. Nüfus oranı fazla olan lokasyonlarda ise özellikle kira maliyeti akıl almaz şekilde fazla olacaktır.

Bütün bunlar sabit gider olarak görülmekle birlikte o işyerinin belli bir stok yâda personele ihtiyacı vardır. Yani boş bir dükkândan kimse alış veriş yapmaz. Yani size en az 6 ay gelir getirmeyecek bir işyeri için yüzbinlerce liralık stok maliyeti karşımıza çıkacaktır.

En önemli konu da rekabetin yoğunluğudur. Yani bir iş tuttuğunda hızlı şekilde aynı faaliyeti gösteren ticarethaneler açılmaktadır. Özellikle kalabalık semtlerde yan yana, karşı karşıya aynı ürünü satan aynı hizmeti veren birçok işyeri hızlıca çoğalmaktadır.

Peki, bunca işyeri nasıl yapıyor. “Para parayı çeker” sözü geçerli oluyor. Öncelikle yüklü bir sermaye gerekiyor. Ortalama 6 ay ile 1 yıl arasında hiç kazanmadan hayatını idame ettirecek birikimle işe giriliyor. Sonrasında yüksek reklam harcamaları ile ön plana çıkılmaya çalışılıyor.

Günümüzde birçok köklü firmanın bile maalesef kapandığını düşünürsek timsah havuzunda yüzmek gibidir bu tarz bir ticarete atılmak.

E-TİCARET

Artık klasik haline gelen bir cümle ile başlayalım. İnternet hayatımızın her anına girmiştir. Evet 1997 yılında Bilgisayar Programcılığı bölümünden mezun olduğumda internet kullanımı neredeyse sıfırdı. Modem ile 52 K bağlantılar sadece büyük firmalar internet kullanırken günümüzde inanılmaz yüksek hızlar ile ve akıllı telefonlar aracılığında hayatımızın bir parçası haline gelmiştir internet.

Yapılan araştırmalarda ticaretin % 80’i artık internet üzerinde yapılıyor. Bu oranın % 70’i de mobil internetten yapılıyor. Yani artık müşteri ayağınız uzatmış televizyon izlerken 2 kg. bulgur 1 kg. pirinç siparişi verebiliyor. Ürünlerde kapısına kadar gidiyor.

O halde mantıklı olan işi internete taşımaktır. Peki, ama nasıl? Bu süreç doğru yönetilmediğinde yâda doğru hamleler yapılmadığında piyasa payından alınacak oran çok küçük olacaktır.

Şöyle ki fiziki bir mağazanız var ve internet sitenizde de ürünü/hizmeti tanıtıyorsunuz. Eğer ki müşteri sadece fiziki mağaza üzerinden alım yapabilecekse, internette sitenizi olması size sadece kurumsallık katar. Yani yine lokasyon bazlı gelecek müşterinin güvenini artırır.

Doğru olan sistem ürün yâda hizmeti insanlar fiziki olarak gelmeden de alabileceği sistemi sunmaktır.

Bu konuda en gelişmiş yapı eticaret sitesi kurarak ürün satmaktır. Peki, belki de milyonlarca sitenin olduğu piyasada yüksek rekabet ile karşılaşıyoruz. Yani sitemi kurdum ürünü koydum hemen satılacak diye bir durum maalesef yok. Yine yüksek reklam maliyetleri geliyor karşımıza.

Bilinir bir marka olmadıktan sonra müşteri ürünü seçse bile sepette kalacak alışveriş tamamlanmayacaktır. Belki de aynı ürünü bilinen bir siteden alacaktır. Çözüm nedir?

Aslında bir çözümü var, markalar nasıl bilinir olur adım adım yapılırsa yüksek cirolar elde edilir. Bunlar nelerdir bakalım.

  • İnternet üzerinden reklam vermek: Bu konu o kadar ucuza gelmiyor maalesef. Örnek verelim; Bilinen bir site Google adwors reklamında “parfüm” kelimesi için tıklama başına ortalama 6-10 tl arası maliyetle ve her ay milyonluk reklamlar veriyor. Parfüm satıyorsak nasıl rekabet edeceğiz? Cevap ileriki sayfalarda.
  • Outdoor reklam vermek: Bilinirliği artırmanın en verimli yoludur. Özellikle büyük şehirlerde kalabalık caddelerde büyük pankartlar o markanın bilinirliğini artırır. Müşterinin kafasında da güzel yer ediniz. Ama maliyet…
  • Ulusal kanallara reklam vermek: Maalesef ki günümüzde tv karşısında çok vakit geçirmekteyiz bu çerçevede reklamlar müşteri alımını tetiklemede önemli bir yer edinmektedir. Markanızın reklamları ulusal kanallarda dönmeye başladığında işlerinize paralel olarak açılacaktır. Amaa bu reklamlar çok pahalı…

Ama her şey para değil tabii ki.

Bu sebeple e-ticarete başlarken minimum maliyet ve masraf ile başlamalı. Bunun da bir çok yolu olsa da en çok bilinen metot pazaryerleri olarak ta bilinen N11, Gittigidiyor, Amazon Türkiye, Hepsiburada, Epttavm, Trendyol gibi platformlarda mağaza açmaktır.

Bu platformlar birçok görünmeyen masrafı sizin adınıza karşılar. Siz ise satış başı komisyon ödersiniz.

Pazaryerleri platformlarında mağaza açmak ile ilgili yazımızı buradan okuyabilirsiniz.

Drop Gelir eğitim setimizde tüm süreci sıfırdan ve sıfır sermayeli başlangıç olarak anlattık.

Sıfırdan Holding olmaya kadar giden yolda ihtiyacınız olan tüm bilgileri sunduk.

Size düşen uygulamak ve kazanmak.